İnternet ve sosyal medya uzun zamandır hayatın ayrılmaz bir parçası ve insanların en çok vakit geçirdikleri alanlardan başında gelmektedir. İşte bu zaman zarfında insan internet veya sosyal medyada beğendiği veya beğenmediği, hoşuna giden veya gitmeyen birçok olay, durum, paylaşım ve yorumlarla karşılaşabiliyor. Elbette beğenilen veya hoşa giden durumlarda pekte hukuki sorun yaşanmıyor. Lakin beğenilmeyen veya hoşa gitmeyen durumlarda internet platformlarında ve sosyal medyada “küfür etme” başta olmak üzere hakaret ve tehdit gibi pek çok olumsuz durumlar yaşanabiliyor.
Tehdit ve hakaret suçu internet ve sosyal medya aracılığı ile en çok işlenen suç tipleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hakaret suçu Türk Ceza Kanunun 125. Maddesinde “Şerefe karşı işlenen suçlar” arasında yer almaktadır. Anılan maddeye göre “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde tanımlanmaktadır. Yine hakaret suçunun mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi de suçun temel hali ile aynı kapsamda değerlendirilmektedir.
Tehdit suçu ise TCK m. 106 “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır “şeklinde tanımlanmaktadır. Türk Ceza Kanunu kapsamında sosyal medya üzerinden işlenen bu iki suç tipi için farklı bir kategori oluşturulmamıştır. Yani sosyal medyada farkında olmadan yazılacak birkaç satır yazı, paylaşılan bir gönderi, paylaşılan bir konuşma, görüntü veya ses kaydı paylaşanlar için hukuki problem oluşturabilmektedir. Son dönemde özellikle siyasilere yapılan eleştiriler ifade özgürlüğü sınırını aşarak hakarete dönüşmektedir. Cumhurbaşkanına ve siyasilere hakaret davası Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına ulaşmış durumdadır.
Sosyal medya insanların kendilerini görünmez hissettikleri bir alan olarak bu iki suçu da rahatlıkla işledikleri mecradır. Genel olarak şahıslar gerçek dışı isim veya kullanıcı adları ile açmış oldukları sahte hesaplar üzerinden bu eylemleri gerçekleştirmekte ve böylece kendilerine ulaşılamayacağını düşünmektedir. Ancak bu kanaat doğru değildir. Nitekim suçun mağduru tarafından Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde gerekli şikayetin yapılmasının akabinde savcılık eylemi gerçekleştiren şahısların IP numaralarını araştırarak, eylemin cezasız kalmamasını sağlamaktadırlar.
İş sadece bununla da sınırlı kalmamakta ceza yargılaması sonunda alınabilecek ceza ile birlikte bir de hukuk mahkemelerinde anılan suçların işlenmesinden dolayı manevi tazminat davasının da muhatabı olunabilir.
Sonuç olarak sosyal medya üzerinden yapılan eleştirilerin sınırı aşılmamalı kişilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici ya da huzurunu bozucu paylaşım ve yorumlardan uzak durulmalıdır.
Toplumsal barışın bir parçası olmak istiyorsak adalete ve insan haklarına saygılı olmamız gerekmektedir.