Halk arasında obezite, çoğu kez aşırı kilo fazlalığı olarak nitelendirilir. Bunun temelinde; "boy uzunluğuna göre, olması gereken ağırlık" kavramı vardır. Ancak bu tanım, her vücut tipi için geçerli değildir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nün tanımıyla obezite (şişmanlık): “Sağlığı bozacak ölçüde,
vücutta ANORMAL veya AŞIRI MİKTARDA YAĞ BİRİKMESİDİR."
İnsan popülasyonunda, anatomik açıdan genel olarak üç vücut tipi vardır: Standart, atletik ve ince. Birey, mevcut ağırlığının, boyunun karesine bölünmesi ile elde edilen değerine ("BKİ :beden kitle indeksi"'ne) göre, aşırı kilolu olsa dahi, vücut yağ ağırlığı normal aralıkta ise, bu birey "atletiktir" ve kilo vermesi gerekmez. Çünkü kilo fazlalığı sağlıklı olan yağsız doku (su, kas ve kemik) kaynaklıdır. Ancak, ödem boyutunda su fazlalığının, sağlıksızlığa davetiye çıkarabilmesi riskine karşı kaybı gereklidir. Diğer taraftan, boyuna göre normal ağırlığa sahip olduğu halde, total yağ miktarı fazla veya anormal yağ dağılımına sahip (hatta görünüşü normal yada zayıf olabilen) bir bireyin, fazla olan yağ dokusunu kaybetmesi önerilir. BKİ formülü daha çok, "standart tip bireylerde" geçerli yol gösterici olabilmektedir.
Dolayısıyla, aynı boy uzunluğundaki ancak farklı vücut tiplerine sahip şahıslar, obezite tanımında/değerlendirmesinde ve hedef kilo tayininde AYNI KEFEDE YER ALMAMALIDIR.
Obezite, günlük besinlerle alınan ve harcanan enerji arasındaki dengesizlik sonucu, vücut yağ oranının artması ile davranış, endokrin ve metabolik değişikliklerle karakterize kompleks, multi-faktöriyel bir hastalıktır ve başta kalp, akciğer ve şeker (diabetes mellitus) hastalıkları olmak üzere pek çok hastalığın da tetikleyicisidir.
McKinsey Global Enstitüsü'nce yapılan araştırmaya göre, öncelikli olarak artan sağlık giderleri olmak üzere, neden olduğu hastalıklar ve kayıp iş günlerine neden olan obezite, üretim kaybıyla da maliyetleri etkilemektedir. Araştırmada, obezitenin neden olduğu küresel maliyetin, sigara tüketimi, savaş, terör ve silahlı çatışmalar için yapılan harcamalara yakın, alkol bağımlılığı ve küresel ısınmadan da daha yüksek olduğuna dikkat çekilmiştir.
Obezite tedavisi, içinde özellikle endokrinoloji uzmanı, diyetisyen ve psikiyatristin vb YETERLİ VE YETKİLİ SAĞLIK PROFESYONELLERİNİN bulunduğu interdisipliner bir grubun ortak çalışmasını gerektirmektedir.
Diyetisyen, bireysel ve toplumsal düzeyde sağlık ve beslenme sorunlarını değerlendiren, tanı koyan, bireylerin besin ihtiyaçlarını tespit ederek hastalığı önlemek veya tedavi etmek yada mevcut sağlık durumunun optimizasyonu için, yaşam boyu sürdürülebilir optimal beslenme yönetimiyle, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik eden/öğreten, bireysel/toplumsal gıda ve beslenme planını organize eden sağlık profesyonelidir. Obezitenin önlenmesi ve tedavisi aşamalarında, tıbbi beslenme tedavisinin planlanıp uygulanması, hastaların beslenme durumunun saptanması, tanı, müdahale, takip plan/protokollerinin oluşturulması ve eğitimi rollerini üstlenen diyetisyenlere olan ihtiyaç, her geçen gün artmaktadır.
"Sağlıklı yaşam yönetiminin" en önemli öğelerinden, "SÜRDÜRÜLEBİLİR SAĞLIKLI/OPTİMAL BESLENME YÖNETİMİNDE" sınıfta kalmamak dileğiyle...
Uzman diyetisyen Sebahat ŞAHAN hocamıza aydınlatıcı ve eğitici bilgilerinden dolayı teşekkür eder sağlıklı yıllar dileriz