Halk arasında kemik erimesi olarak adlandırılan osteoporoz, ciddi bir halk
sağlığı problemi olarak öne çıkıyor. Her yıl dünyada yaklaşık 9 milyon
osteoporotik kırık meydana geliyor, bu da her 3 saniyede 1 kırığın oluştuğunu
gösteriyor.
Osteoporozun kırık gelişecek kadar kemik kütlesi azalmış olmasına rağmen
bazen hiçbir belirti vermeyerek sinsi bir seyir izlediğinin altını çizen Türkiye İş
Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Kavaklıdere
Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahmut
Nafiz Akman, osteoporozun erken tanısı ve önleyici tedavisine ilişkin önemli
bilgiler aktardı.
Toplumda en sık görülen kemik hastalığı olan osteoporoz, kemik kütlesinde azalma ve iç yapısında
bozulma sonucu kemik kırılganlığının ya da kırık gelişme riskinin artması anlamına geliyor. İlerleyen
yaşla birlikte daha sık görülse de bazı hastalıkların da osteoporoza neden olabileceğini belirten
Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahmut
Nafiz Akman, osteoporoz nedenlerini ve risk faktörlerini şu şekilde anlattı:
“İlerleyen yaşla birlikte kas ve kemik kütlesinin azalması beklediğimiz bir durumdur. Ancak kemik
yapımı ile yıkımı arasındaki dengenin bozularak kemik kaybının hızlanması ve kişinin erişkin yaştaki
zirve kemik kütlesinin düşük oluşu osteoporoz gelişimine yol açıyor. Menopoz sonrası kadınlarda sık
görülmekle birlikte, ileri yaşta erkeklerde ve belli risk faktörlerine sahip kişilerde daha erken yaşlarda
da görülebiliyor. Genel olarak ileri yaş, kadın cinsiyet, genetik yatkınlık, yetersiz D vitamini ve kalsiyum
alımı, aşırı alkol, sigara ve kafein tüketimi, güneş ışığına az maruz kalınan giyim tarzı, hareketsiz
yaşam, kemiği zayıflatan kortizon vb. gibi ilaçların kullanılmış olunması ve erken ya da cerrahi
nedenlerle gerçekleşen menopoz risk faktörleri arasında yer alıyor. Cinsiyet hormonu eksiklikleri,
böbrek üstü, tiroid ve hipofiz bezi hastalıkları gibi bazı endokrinolojik bozukluklar, emilim bozukluğuna
neden olan bağırsak hastalıkları, romatizmal hastalıklar, kronik böbrek ve karaciğer hastalıkları gibi
bazı hastalıkların seyri esnasında, yaştan bağımsız olarak hastalığın bir parçası şeklinde de osteoporoz
ortaya çıkabiliyor.”
SIRT BÖLGESİNDEKİ YAYGIN KEMİK AĞRISI MUTLAKA ÖNEMSENMELİ
Osteoporozun, kırık gelişecek kadar kemik kütlesi azalmış olmasına rağmen bazen hiçbir belirti
vermeyerek sinsi bir seyir izlediğini belirten Prof. Dr. Mahmut Nafiz Akman, sözlerine şöyle devam
etti: “Bu yüzden risk grubuna giren kişilerin ve ailesinde osteoporoza bağlı kırık hikayesi olanlarındikkatli olması gerekiyor. En sık ve erken karşılaşılan yakınma, daha çok sırt bölgesinde belirgin olan
yaygın kemik ağrısıdır. Hastalık ilerledikçe boyda kısalma ve sırttaki yuvarlaklıkta artma göze
çarpıyor. Kırık oluştuğunda ise ani ve şiddetli bir ağrı ortaya çıkıyor. En sık sırt omurlarında çökme
şeklinde olan kırıklar olarak görülürken, bunu el bileği ve kalça kemiği kırıkları izliyor. Omurga kırıkları
şiddetli ağrı ile birlikte gövdede öne doğru eğilmeye ve kamburlaşmaya yol açıyor. Erken dönemlerde
nefes alırken dahi şiddetli ağrı olabiliyor. Son yıllarda bu yakınmaları ortadan kaldırmak üzere küçük
bir girişim ile çöken omur içine bir tür çimento enjeksiyonu yapılarak hızlı rahatlamalar sağlanabiliyor.
Buna gerek görülmezse korse ve ağrı kesicilerle tedavi ediliyor. Kalça kemiği kırıkları çoğunlukla
cerrahi tedavi gerektiriyor. El bileğindeki kırıklar ise ya alçıya alınarak ya da cerrahi olarak tedavi
ediliyor.”
KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ YAPILMASI ÖNEM TAŞIYOR
En büyük risk grubunu oluşturan postmenopozal dönemdeki kadınların, menopozu takiben belli
aralıklarla ve 65 yaş üzerindeki erkeklerin düzenli olarak kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptırması
gerektiğinden bahseden Prof. Dr. Mahmut Nafiz Akman, “Bu yöntem oldukça kolay ve ağrısız olup
birkaç dakikada hassas bir şekilde kemik kütlesindeki azalmayı ortaya çıkarıyor. Eğer kırık riski
saptanırsa kemik yıkımını baskılayan veya yapımını destekleyen bir ilaca başlanıyor. Kural olarak
menopoz dönemindeki her kadına ve ileri yaştaki erkeğe kalsiyumdan zengin beslenmeye ek D
vitamini ile vücut postürünü korumaya ve kasları güçlendirmeye yönelik egzersiz programı öneriliyor.
Ayrıca her gün 20-40 dakika tempolu yürüyüş yapmak gerekiyor. Denge bozukluğu ve sık düşme
yakınması varsa buna yönelik tedavi uygulamaları ve eğitim veriliyor. Baş dönmesi ve dengesizlik
yapabilen ilaçlar gözden geçiriliyor. Evde düşmeye sebep olabilecek kaydırıcı zemin ve takılmaya
sebep olabilecek objelerin kaldırılması, aydınlatmalara özen gösterilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini
noktaladı.
sağlığı problemi olarak öne çıkıyor. Her yıl dünyada yaklaşık 9 milyon
osteoporotik kırık meydana geliyor, bu da her 3 saniyede 1 kırığın oluştuğunu
gösteriyor.
Osteoporozun kırık gelişecek kadar kemik kütlesi azalmış olmasına rağmen
bazen hiçbir belirti vermeyerek sinsi bir seyir izlediğinin altını çizen Türkiye İş
Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Kavaklıdere
Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahmut
Nafiz Akman, osteoporozun erken tanısı ve önleyici tedavisine ilişkin önemli
bilgiler aktardı.
Toplumda en sık görülen kemik hastalığı olan osteoporoz, kemik kütlesinde azalma ve iç yapısında
bozulma sonucu kemik kırılganlığının ya da kırık gelişme riskinin artması anlamına geliyor. İlerleyen
yaşla birlikte daha sık görülse de bazı hastalıkların da osteoporoza neden olabileceğini belirten
Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahmut
Nafiz Akman, osteoporoz nedenlerini ve risk faktörlerini şu şekilde anlattı:
“İlerleyen yaşla birlikte kas ve kemik kütlesinin azalması beklediğimiz bir durumdur. Ancak kemik
yapımı ile yıkımı arasındaki dengenin bozularak kemik kaybının hızlanması ve kişinin erişkin yaştaki
zirve kemik kütlesinin düşük oluşu osteoporoz gelişimine yol açıyor. Menopoz sonrası kadınlarda sık
görülmekle birlikte, ileri yaşta erkeklerde ve belli risk faktörlerine sahip kişilerde daha erken yaşlarda
da görülebiliyor. Genel olarak ileri yaş, kadın cinsiyet, genetik yatkınlık, yetersiz D vitamini ve kalsiyum
alımı, aşırı alkol, sigara ve kafein tüketimi, güneş ışığına az maruz kalınan giyim tarzı, hareketsiz
yaşam, kemiği zayıflatan kortizon vb. gibi ilaçların kullanılmış olunması ve erken ya da cerrahi
nedenlerle gerçekleşen menopoz risk faktörleri arasında yer alıyor. Cinsiyet hormonu eksiklikleri,
böbrek üstü, tiroid ve hipofiz bezi hastalıkları gibi bazı endokrinolojik bozukluklar, emilim bozukluğuna
neden olan bağırsak hastalıkları, romatizmal hastalıklar, kronik böbrek ve karaciğer hastalıkları gibi
bazı hastalıkların seyri esnasında, yaştan bağımsız olarak hastalığın bir parçası şeklinde de osteoporoz
ortaya çıkabiliyor.”
SIRT BÖLGESİNDEKİ YAYGIN KEMİK AĞRISI MUTLAKA ÖNEMSENMELİ
Osteoporozun, kırık gelişecek kadar kemik kütlesi azalmış olmasına rağmen bazen hiçbir belirti
vermeyerek sinsi bir seyir izlediğini belirten Prof. Dr. Mahmut Nafiz Akman, sözlerine şöyle devam
etti: “Bu yüzden risk grubuna giren kişilerin ve ailesinde osteoporoza bağlı kırık hikayesi olanlarındikkatli olması gerekiyor. En sık ve erken karşılaşılan yakınma, daha çok sırt bölgesinde belirgin olan
yaygın kemik ağrısıdır. Hastalık ilerledikçe boyda kısalma ve sırttaki yuvarlaklıkta artma göze
çarpıyor. Kırık oluştuğunda ise ani ve şiddetli bir ağrı ortaya çıkıyor. En sık sırt omurlarında çökme
şeklinde olan kırıklar olarak görülürken, bunu el bileği ve kalça kemiği kırıkları izliyor. Omurga kırıkları
şiddetli ağrı ile birlikte gövdede öne doğru eğilmeye ve kamburlaşmaya yol açıyor. Erken dönemlerde
nefes alırken dahi şiddetli ağrı olabiliyor. Son yıllarda bu yakınmaları ortadan kaldırmak üzere küçük
bir girişim ile çöken omur içine bir tür çimento enjeksiyonu yapılarak hızlı rahatlamalar sağlanabiliyor.
Buna gerek görülmezse korse ve ağrı kesicilerle tedavi ediliyor. Kalça kemiği kırıkları çoğunlukla
cerrahi tedavi gerektiriyor. El bileğindeki kırıklar ise ya alçıya alınarak ya da cerrahi olarak tedavi
ediliyor.”
KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ YAPILMASI ÖNEM TAŞIYOR
En büyük risk grubunu oluşturan postmenopozal dönemdeki kadınların, menopozu takiben belli
aralıklarla ve 65 yaş üzerindeki erkeklerin düzenli olarak kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptırması
gerektiğinden bahseden Prof. Dr. Mahmut Nafiz Akman, “Bu yöntem oldukça kolay ve ağrısız olup
birkaç dakikada hassas bir şekilde kemik kütlesindeki azalmayı ortaya çıkarıyor. Eğer kırık riski
saptanırsa kemik yıkımını baskılayan veya yapımını destekleyen bir ilaca başlanıyor. Kural olarak
menopoz dönemindeki her kadına ve ileri yaştaki erkeğe kalsiyumdan zengin beslenmeye ek D
vitamini ile vücut postürünü korumaya ve kasları güçlendirmeye yönelik egzersiz programı öneriliyor.
Ayrıca her gün 20-40 dakika tempolu yürüyüş yapmak gerekiyor. Denge bozukluğu ve sık düşme
yakınması varsa buna yönelik tedavi uygulamaları ve eğitim veriliyor. Baş dönmesi ve dengesizlik
yapabilen ilaçlar gözden geçiriliyor. Evde düşmeye sebep olabilecek kaydırıcı zemin ve takılmaya
sebep olabilecek objelerin kaldırılması, aydınlatmalara özen gösterilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini
noktaladı.