YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR. “GAZZE’DEN ÖNCE – GAZZE’DEN SONRA”
İnsanlık hayatında elbette büyük olaylar olmuştur. Kimisi yazılabilmiş, kimisi nesilden nesile aktarılmış, kimisi de unutulup gitmiştir.
Dünyada salgın hastalıklar hep varolagelmiştir. Sonuçları ile medeniyetlerin devletlerin seyrini bile etkilemişlerdir. Bilinen en etkili salgın hastalık 11 civarındadır.
MS 541-750 yılları arasında Jüstinyen vebası ile 50 milyon insan ölmüştür.
1968-69 yıllarında Hong Konggribi dünyada 1 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur.
15 ve 17. Yüzyıllar arasında çiçek hastalığı 20 milyon insanı öldürmüştür.
1817-1823 tarihleri arasında ilk kolera salgınında Hindistan’da 110 000 kişi öldüğü tahmin edilmektedir.
1918-1920 yılları arasında görülen İspanyol gribinden 500 milyon kişi etkilemiştir. 40 ile 70 milyon insan öldüğü tahmin edilmektedir.
1347-1351 yılları arasında görülen kara ölüm – kara veba da Avrupa nüfusunun yüzde 30 ile 60 arasında öldüğü tahmin ediliyor. O zamanlar dünya nüfusunu 475 milyondan 350-375 milyona düştüğü tahmin edilmektedir.
Bilinen ilk HIV/AIDS vakası 1981 yılına aittir. Tedavisi henüz bulunamamıştır. Cinsel yolla bulaşan bu virüs 32 milyon insanın ölümüne neden olmuştur.
SARS, Domuz gribi, Ebola gibi bulaşıcı hastalıklar dünyanın gündemi olmuş ama gelişen sağlık hizmetleri ve alınan önlemler sonucu hastalık kontrol altına alınarak etkisi sınırlı tutulmaktadır.
Tabiki bu yazılanlar batı kültürünün etkisi ile kayıt altına alınan bilgilerdir. Ya yazılamayanlar ya da yazılıp okunamayanlar… Yazılmayıpta unutulanlar…
Gelelim kovit 19 korona virüs mevzusuna. Teknik olarak detaya girmeyeceğim. Son zamanlarda salgın hastalıklarının hep Çin’den kaynaklandığını biliyoruz. Yaşam tarzları yemek kültürleri belki bu durumu desteklemekte tetiklemektedir. Ama yaygın kanaat Kovit 19 virüsünün suni bir şekilde güçlendirilerek oluşturulduğu yönündedir. Belki biyolojik silah olarak kullanılması bile düşünülmüş olabilir. Kovit 19 virüsü istem dışı kontrolsüz bir şekilde labaratuvardan kaçtığı da söylenmektedir.
İddiaya göre proje kapsamında ülkelerin ekonomileri çökertilecek, hükümetleri zayıflatılacak, sınırlar kaldırılacak ve dünya küçük bir köy haline getirilecektir. Bu güçlendirilmiş virüs bu projenin bir parçasıdır. Virüs ile mücadele kapsamında insanlar evlerine kapandı. İnternet üzerinden yaşam planlaması projesi test edildi. Aşı ile kontrol edilebilirlik, yönetilebilirlik test edildi. Ülkelerin ekonomisi sosyal güvenlik kurumlarının direnci test edildi. Belki de insan ırkının direnci düşük olanları kolaydan devre dışı bırakıldı. Bir sürü cümle kurulabilir…
Türkiye’de 17 milyon 232 bin vaka bildirilmiş, 102 bin kişi ölmüştür. Dünyada 685 milyon 272 bin vaka bildirilmiş, 6 milyon 840 bin kişi ölmüştür.
Bu virüsle beraber aşılarda en az virüs kadar gündem olmuş tartışılmıştır.
Bir gerçek var ki Kovit 19 pandemisinden sonra kronik yorgunluk, hastalıklara yatkınlık, düşüncede küntlük, unutkanlık ve zamanla göreceğimiz birçok hastalık sözkonusu olacaktır. Sağlığımız ile ilgili tüm bildiklerimizi yeniden gözden geçireceğiz.
Sonuç olarak Kovit 19 bizim için artık bir milattır. Nasıl ki MÖ ve MS olarak zamanı ayrılmış ise kanaatim odur ki Kovitten önce ve Kovitten sonra olarak sağlıkla ilgili bildiklerimiz yeniden gözden geçirilecektir.
Tarihte mutlaka büyük olaylar olmuştur. Bazı olaylar vardır ki tarihin akışını değiştirmiş, büyük imparatorluklar yıkılmış, kültürler yok olmuştur.
Son yüzyılda, Çanakkale savaşı, 1. Ve 2. Dünya savaşı, Aya ilk adım atılışı, atom bombasının kullanılması, Nazi Alman furyası, Çernobil faciası, Berlin duvarının yıkılışı, 11 Eylül saldırısı vs vs.
Son yüzyıl öncesine uzanmayacağım.
Yukarıda sağlık konusu ile başladığım yazıyı Gazze ile bitirmek istiyorum.
İçinden birçok peygamberin çıktığı, kutsal metinlere konu olan hep tartışılan tabir caizse insanlığın başına bela olan bir topluluk… Sürgün edilen, hor görülen, köle olarak kullanılan, canlı canlı yakılan ama gücü eline alınca yaşadıklarının daha fazlasını başkalarına yapmayı meziyet sayan bir toplum…
Şeytan siyonizim olmuş, ete kemiğe bürünmüş, İsrail diye görünmüş. Dünyanın dengeleri ile oynanılmaktadır. Siyasi ekonomik nüfuzları ile her türlü zulüm dünyanın gözü önünde yapılmakta ve kimse de dur diyememektedir.
Resmen Gazze yerle bir edilmekte, yaşam alanı olmaktan çıkarılmaktadır. Tv lerde canlı bir şekilde yayımlanan soykırım, gözler önünde cerayan etmektedir. 7 Ekimden bu yana atılan bombalar Hiroşimaya atılan bombanın 3 katını geçmiş, 53 bin tonu aşmıştır. 52 bin konut yıkılmış, 310 bin konut zarar görmüş, her metrekare bombalanmıştır. Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 30 bin ölü, 70 bin yaralı ve tam bir facia sözkonusu.
Filistini yurt edinmek isteyen Yahudiler, yüzyıldır her türlü zulüm ve soykırım yapmakta buna rağmen tüm olumsuzluklara rağmen bir avuç Filistinli mazlum vatanını terk etmeyerek onurlu bir direniş sergilemektedirler.
Artık dünya eski dünya değildir ve de olmayacaktır. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar aslına dönmüş, maske düşmüştür. Demokrasi insan hakları diyerek bizlere örnek gösterilen batı, gerçek yüzünü göstermiş yaşanan bu soykırıma sessiz kalmış ve hatta desteklemektedir.
Zamanı MÖ ve MS olarak ayırdığımız gibi, sağlık bilgilerimizi kovitten önce ve kovitten sonra diye ayırdığımız gibi vicdanlarımızı düşüncelerimizi kültür bakışımızı Gazze’den önce ve Gazze’den sonra diye ayıracağız.
ARTIK DÜNYA ESKİ DÜNYA OLMAYACAK.
DÜNYA YENİDEN ŞEKİLLENMENİN AREFESİNDE….
YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR “ GAZZE’DEN ÖNCE – GAZZE’DEN SONRA “