SİSİ'NİN ARDINDAN
Herkes gibi, Tayyip Erdoğan’da bir fanidir, çok sayıda bu vatana İslâm alemine hizmetleri olmuş, bunun yanında içte ve özellikle dış siyasette ülkeyi elli yıl geriye götürecek vahim hatalar yapmıştır.
Bu hataların yapımına kendisi sebebiyet verdiği gibi, çevresindekilerin; özellikle de Ahmet Dâvutoğlu'nun direkt etkisi olmuştur.
Hele hele ya tam teslimiyetçi, ya çıkarcı, ya bir hesap içerisinde olan akademik kesim, vakıflar, dernekler, tarikatlar, dini önderler, işadamları, padişahım çok yaşa diyerek Sayın Erdoğan' ı uyarmadıkları için her yanlışa ortaktırlar.
Gerek başdanışmanlık, gerek Dışişleri Bakanlığı, gerekse Başbakanlığı döneminde, ülkenin başını belaya sokan, tehlikeli saatlere sebep olan Ahmet Davutoğlu'nun politikalarıdır.
Stratejik Derinlik Projesi ile kalıcı ve sıkıntılı sürece sokmuştur ülkeyi.
Rus jetinin düşürülmesi emrini kendisinin verdiğini söylemesi bile akıllara ziyandı.
"Arap Baharı" hareketiyle de, diktatör Arap liderlerinin yıkılıp demokrasiye geçilmesi projesindeki vahim ve acemice hatalar bizi on yıllarca geriye götürdü.
Enver Sedat'ın devrilmesi büyük umut vermişti, ama ABD ve ortaklarının arkadaki gizli planları anlaşılamadı.
Kaddafi'nin devrilmesi de bir oyunun parçası idi.
Nihayet ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelerin oyununa gelip, Suriye'ye müdahil olması ve sorun yumağı ile başbaşa kalmamız; tam bir ferasetsizlik örneğidir, fecaattir.
Ne yazık ki devlet kurma aşamasına gelen PKK'nın güçlenmesi, on milyona yakın Suriyeli sığınmacının gelmesi, ekonomimizin önemli bir kısmını buralarda harcamamız da yanlış polikalar sayesinde olmuştur.
Rusya'nın sıcak sulara inme hayali gerçek olmuş ve Doğu Akdeniz'e yerleşmiştir.
Hamasetle baktığımızda Davos'ta, Erdoğan'ın Şimon Peres'e söylediği "one minute" çıkışı duygularımızı okşadı ama iyi sonuç vermedi.
İsrail'in gücü Türkiye, Türkiye'nin gücü İsrail tarafından gayet iyi biliniyordu.
Mısır'da ABD destekli Sisi darbesi haksız, zalimce ve acımasızca idi.
Türk ve müslüman dostu, geleceğin umudu olan Mursi'nin darbe ile devrilmesi, hapishanede şehit olması vicdanları derinden yaralamıştır.
Sayın Erdoğan'ın ve Türk halkının bu darbeye tepki göstermesi doğal ve olması gereken bir durumdur.
Dünya şartları belli, gücünüz belli, kurulan tuzak ve hedefler belli. Karşınızda güçlü dünya devletleri var, içimizde de vatanı bölmeye çalışan hainler var.
Erdoğan'ın belirli bir süre sonra Sisi karşıtı söylemleri ve davranışları bırakması gerekiyordu. Öyle ya da böyle güçlü bir devlettir.
Hamaset ve duygusallık dış politikada geçerli değil, olsa olsa iç politikada konsolide yönünden kısa süre fayda sağlar.
Akdeniz havzasının çok önemli olduğu ve leş kargalarının üşüştüğü bir dönemde Mısır ve Suriye ile bağlarımızın koparılması telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuştur.
Yıllar sonra da olsa Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile konuşulmuş olması sevindiricidir.
Acilen Suriye lideri Beşşar Esat'la da görüşülmelidir.
Yeterli gücünüz yoksa, güçleri parçalama yerine, birleştirmeye gitmek zorundasınız.
Ah, o kaçıp giden yıllar! Âh o yanlışlar! Ah o yanlışlara dur diyemeyen biatçiler, şakşakçılar!
Vebaliniz büyük!