SİVİL TOPLUMDAN BEKLENTİLER
TRT 1 de Perşembe akşamı Filistin ile ilgili bir belgesel izledik. Yahudilerin nasıl iştahla Arz-ı Mev’uddan bahsettiklerini, Gazze’ye, Batı Şeria’ya yerleşmek ve tüm Filistinlileri sürmek için yaptıkları hazırlıkları izledik. Kahrolduk. En azından ben kahroldum.
Bu böyle olmamalı, en azından böyle devam etmemeli, edemez.
Bir yılan olmuş Yahudi. Tüm Dünya’yı sarmış sarmalamış, sıktıkça sıkıyor. Koca koca devletler, 2 milyar olmakla öğündüğümüz Müslümanlar sus, pus.
Ülke yöneticilerini koskoca nükleer güç sahibi Rusya’nın Ukrayna karşısındaki acziyetini, İran’ın haremi ismetine bile girilmesine rağmen gıkını bile çıkaramadığını görünce suçlayamıyorum.
Biz Osmanlı’da Selanik Yahudilerinin dönmelerinin ayak oyunları ile Dünya’dan geri kalmıştık. Fakat görülüyor ki Cumhuriyet döneminde de muasır medeniyet diye diye Batıya köle olmuşuz. Herkes üçüncü dünya savaşına hazırlanmış biz geri kalmışız.
Savunma sanayiinde Amerika’nın soğukta donan cemseleri, parçasını vermediğinde uçamayan uçakları, Almanların güneydoğuda kullanma yasağı getirdiği tankları ile oyalanmışız. Herkes nükleer enerji ve nükleer silah sahibi olurken biz “yurtta sulh dünyada sulh” masallarıyla oyalanmışız. Müttefik dediğimiz ülkelerden yemişiz kazıkları.
Ekonomide borç alan emir alır kuralını unutmuş rahip Bronson gibi bir hain yüzünden ekonomik göstergeler bir anda tavan yaptırılmıştır. Dünya’yı yönetenler, efendilerinin istemediği bir adım atmak imkânsızlaşmıştır.
O yüzden devlet yöneticilerimizden bu konuda kınama, BM’ye şikâyet etme, UCM ‘ye müdahil olma, dosyaya bilmem ne ekleme dışında bir şey bekleyemiyorum. UCM savcısı tutuklama istedi nasıl hasıraltı ettiler görmediniz mi? BM görevlileri dahil nasıl herkesi, okulları, hastaneleri bombaladılar görmedik mi? Belgeselde görüldüğü üzere insanları nasıl evlerinden ettiklerine şahit olmadık mı? Buna rağmen ülke ekonomisinde en ufak bir sarsıntıda sokağa döktürülen, göçmen, ağaç, köpek diyerek ajite olan bir toplumla daha fazla yol gidilebilir mi?
Velhasıl “dış güçler”in masal olmadığını yaşayarak öğrenmiş bulunuyoruz. Avrupa’nın gözlerinin önünde yaşanan soykırıma sessiz kalması, sessiz kalmayı boşver yardım etmesi, Yahudi’nin ne kadar büyük gücü olduğunun ve herkesin bu güçten korktuğunun, bana dokunmayan yılan ne yaparsa yapsın düşüncesinde olduklarının göstergesi. Tüm süslü sözler Müslümana gelince halı altına süpürülüyor.
Buna bizler de sessiz kalmaya devam edersek vah ki vah halimize. Nasıl hesap vereceğiz. Ne yapabiliriz ki demeyin. Çok şey yapabiliriz. Öncelikle devletimizi yönetenler haziran ayında yazdığım “taşeron örgüt kullanma” yazısını iyi okumalılar. Bu konuda sivil toplumun yapacaklarına engel değil yardımcı olmalılar.
Sivil toplum örgütleri olarak gidebileceğimiz her platformda dünya sivil toplumlarını ayağa kaldırmalı, Yahudi’yi ve destekçilerine karşı örgütlenmeye çalışmalıyız. Gidemeyeceğimiz, ulaşamayacağımız kesimlere yapay zeka ve sosyal medya ile ulaşıp örgütlemeliyiz. Bu konuda kendisini fedaya hazır akıncılar tespit edilip desteklenmelidir. Dünya’da sivil toplumun gücüne karşı gelebilecek bir başka güç yoktur.
Bu belgesel uyuyanların gözlerini açmış olmalı. TRT belgeseli bir daha göstermeli, Olmadı bir kere daha göstermeli, Filistin tarafında da belgesel çekmeli ve onu da tüm dünyaya bilhassa uyuyan Müslümanlara göstermeli.
Sosyal medyada İsrail aleyhine bir şey yazdığımızda yapay zeka ile yakalayıp sildikleri gibi biz de onların bot hesaplarını yakalayıp silecek programlar yapmalıyız.
Mallarımız bizi kurtaramayacak. İki satır yazı yazmak, bir mitinge katılmak da yeterli olmayacak. Kıl beşi kurtar başı hiç olmayacak. İslam ümmeti illet içinde iken kılacağınız namazlarda kabul olmayacak. Zikir meclislerinin konusu değişmeli. Gençliği, zihinlerimizi, belleklerimizi, çocuklarımızı bu yenidünyaya hazır etmeliyiz.
Zararın neresinden dönülürse kardır. Haydi sivil toplum biraz da bu gündemlerle toplanın. Zaman aleyhimize işliyor.
Av. Mustafa İlhan
Kayseri Strateji Derneği Başkanı