Hayat bütün hızı ve hengamesi ile akıp giderken bazen durup kendimizi dinlemeyeli ne kadar uzun zaman olduğunu düşünürüz. O kadar çok şeyle ilgilenmemiz gerekir ki kaç parçaya bölündüğümüzün farkına bile varamayız. Bir yanda ekonomik kaygılar, bir yanda ailevi sorunlar, bir yanda sağlık problemleri, arkadaş ilişkileri, gelecek beklentisi, başarılar ve başarısızlıklar… Bölünmüş her bir parçanız bunlarla ayrı ayrı ilgilenirken hiç durup bedeninizin ve ruhunuzun neye ihtiyacı olduğunu düşündünüz mü?
Üniversite yıllarında öğrendiğim ve öğrendiğim günden itibaren hayatımda uyguladığım, hatırı sayılır ölçüde verim aldığım bir ritüeli sizlerle paylaşmak isterim. Sabah uyandığınızda bir dakika kendinize müsaade edin. Gözlerinizi açıp bekleyin. Sonra yavaşça kalkın yatağınızdan. Bulabildiğiniz ilk pencere kenarına gidin ve camdan dışarı bakın. Akan trafiğe, bir yerlere yetişmeye çalışan insanlara, varsa sokak hayvanlarına... Bir süre izleyin. Güneşin çıkmasıyla hayatın nasıl başlayıp hızlandığının farkına varın. Daha sonra güneşe tekrar bakın. Ve deyin ki “Her şey benimle birlikte anlamlı.” “Ben, ben olarak var olmasaydım eğer doğan güneşten haberim olmayacaktı, dünyaya gelmemiş olsaydım eğer bu dünyanın, bu ülkenin, içinde bulunduğum ailenin, çalıştığım iş yerinin sorunları benim için anlam ifade etmeyen bir hiçlik olacaktı. Her şey benim var olmamla anlam kazandı. Ben olmasaydım doğan güneş doğmasa da olurdu, ben olmasaydım dünya tersine dönse de olurdu çünkü ben yokum, hiçbir şeyden haberdar değilim. Ve ben doğdum. Güneş benim için yükselmeye başladı. Kainat, dünyanın varlığı, işim, eşim, ailem, sağlığım benimle birlikte anlam kazandı. Bütün bunlar benim hayatımın sadece bir parçası. Varlığımı düşünerek kendimi mutlu edeceğim, çünkü sadece kendimi mutlu edersem başkalarını mutlu edebilirim. Ve başkalarını mutlu etmeyi kendi mutluluğum için istiyorum.
İnsan bencil bir varlıktır ve bunu kabul etmesi gerekir. Önce kendisini sevmesi, değer vermesi sonrasında ise değer verdiği, sevdiği diğer insanlara bunu hissettirmesi gerekir. Aslında baktığımızda yaptığımız iyilikleri, bize iyi geldiği, bizi iyi hissettirdiği için yaparız. Başkalarını mutlu ederken ilk etapta “onlar için” gibi düşünsek de özüne baktığımızda onları mutlu görmek bize iyi hissettirdiği için bu eylemleri gerçekleştiriyoruzdur. Farkında olmadan insan hep kendine hizmet eder.
İşte bu ritüeli doğru anlayıp hayatımızda uyguladığımızda o kadar sorunumuzun arasında görürüz ki hem kendimizi hem de başkalarını mutlu edebilmeyi başarmışız. Önemli olan gerçekten her şeyin başlama noktasının kendimiz olduğunu kavrayabilmek. Ben’den yola çıkıp sana, size, onlara varabilmek.
Kendi yaşamınızdan verdiğiniz örnekler ve bu güzel yazı için teşekkür ederim :) yazılarınızı özellikle takip ediyorum. Bu yolculuk sizinle güzel :)