İnsanların, sık sık dolandırıcıların ağına düştüğü, kandırıldıkları, ellerinde avuçlarında, hatta bankadaki hesaplarında ne varsa dolandırıcılara kaptırdıkları duyulur. Bazen bir telefon, bazen bir elektronik posta, bazen televizyonda izlenen bir reklam, bazen yolda karşılaşılan bir kişi dolandırıcılık olayının ilk adımı olur. Dolandırıcılık suçu aslında insanlığın varoluşu kadar eski olmakla birlikte günümüzde popülerliğini kaybetmediği kadarda tazedir. Tarihin ilk dolandırıcılık girişimi olarak kabul edilen M.Ö. 300 yıllarında Hegestratos isimli denizlerde taşımacılık yapan tüccarın gemisini ve içine yüklediği buğdayları sigortalatıp daha sonrasında sigorta firmasını dolandırmak amacı ile gemisini batırmaya çalışması esnasında boğularak ölmesi ile sonuçlanan girişimdir. Dolandırıcılık, çok genel bir tanımla hileli davranışlarla muhatabını kandırarak menfaat temin etme anlamına gelmektedir. Dolandırıcılık suçunun en temel özelliği, failin sahip olduğu kurnazlık, plan yapma, uyum sağlama ve ikna kabiliyeti ile mağdurların tecrübesizliğini, dikkatsizliğini ve kolay yoldan para kazanma hırsını kullanarak gelir elde etmesidir.
TCK madde 157- (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir. Maddesinin devamında 158. Maddede bu suçun nitelikli halleri düzenlemiştir. Nitelikli dolandırıcılık suçu ise suçun belli dini, sosyal, mesleki, teknolojik araçların veya kamu kurumlarının araç olarak kullanılarak işlenmesi şeklindedir. Dolandırıcılık suçu şikayete tabi suçlardan olmayıp Cumhuriyet Savcılığı suçun işlendiği kanaati oluştuğu takdirde kamu davası açmakla mükelleftirler. Suçun 8 yıllık zaman aşımı süresinin olması hususuna da dikkat edilmedilir. Ceza kanunumuzda basit dolandırıcılık olarak nitelendirilen kısımda uzlaştırma süreci atlanmamalıdır soruşturma ya da kovuşturma evresinde uzlaştırma gerçekleşmez ise soruşturmaya ya da kovuşturmaya devam edilmelidir.
Birazda günümüzde kitleleri etkileyen dolandırıcılık vakalarını inceleyelim. Kısaca tanımlamak gerekirse dolandırıcılık organizasyonlarında hedef alınan kişilere bazen bir ürünün satın alınması, bazen bir sisteme ortak olunması teklifi sunulmaktadır. Teklifi kabul etmenin şartı bir miktar ödeme yapmaktır. Her teklifin içerisinde yüksek tutarda bir getiri vaadi vardır. Bu tarz dolandırıcılık faaliyetinin fikir babası da sisteme adını veren Charles Ponzi tarafından 1920 yılında gerçekleştirilmiştir. Ponzi, bu sistemi sayesinde kısa sürede 10.000 yatırımcıyı posta pullarını kullanarak bir arbitraj kârı elde ettiğine inandırmış; ancak aslında ortada olmayan bu kârlar nedeniyle sistem daha fazla sürdürülememiş ve sistem kısa sürede çökmüştür. Ülkemizde bu tarz bir çok dolandırıcılık gerçekleştirilmiş olsa da akıllarda en çok kalan vaka Çiftlik Bank olmuştur. Mehmet Aydın adında bir gencin internet oyunu üzerinden insanlara çiftlik kurdurmak sureti ile gelir elde edeceklerini vaat etmesi sistemde ponzi şeması ile benzer bir şema kurması belki de yüzyıllarca adından bahsettirecek tarihi bir dolandırıcılığı ortaya çıkarmıştır.
Dolandırıcılık suçu her ne kadar kanunlarla önlemeye çalışılsa da cezaların caydırıcılığı yeniden gözden geçirilmeli ve bu suçun oluşumunda ki toplum psikolojisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Kısa yoldan zengin olma, ek gelir elde etme ya da çalışmadan emek harcamadan kazanç elde etme psikolojisine sebep olan etmenlerin araştırılması toplumun ve bireylerin eğitilmesi gerekmektedir. Olayların özellikle sosyal medyada ilk duyulduğu anda, devletin ilgili kurumlarının müdahale etmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Medyanın olaylar karşısındaki tavrı da önemlidir. Ancak bu şekilde mağduriyetler giderilebilir ve toplum psikolojisinde derin yaralar açılmasına engel olunabilir.